Ben küçük yaşayan bir insanım, bunu
farklı açılardan benden daha iyi yaptığını düşündüğüm, hareketlerini
hayranlıkla izlediğim insanlar var. Bana umut ve cesaret veriyorlar. Küçülmenin
bir çeşit aktivizm olduğu da söylenebilir. Ama ben, -izm’li kelimeleri pek
bilmem, daha çok bana doğru geleni, hislerim ve düşüncelerimle paralel olanı yapmaya
çalışırım.
Küçülmek, benim için insan hızında yaşamak
-hatta bu ilk bloğumun ismiydi- yani çevremde ve doğada olan biteni
algılayabilecek bir hızda yaşamak, algıladığım doğrultuda bağlantılar ve
ilişkiler kurmak, bu ilişkiler üzerinden kendi içime bakmak, kendimi tanımak
diye ilerleyen bir süreç.
Bazen insanlar bloğumun adının neden ‘dağlarda
karınca’ ya da facebook’taki yaratım sayfamın isminin neden ‘filin kalbinde’
olduğunu soruyor. “Bu isimler nereden gelmiş, nasıl bulmuşum?” merak edenler
var. Bu isimler içimden gelen duyguların ifadesi. Öyle ki oturup, acaba “şunu
yapsam ve ismi ne olsa?” diye düşünmedim hiç. ‘Hasat zamanı’ bir diğer örneğim J Çünkü
eğer bir şey, olgunlaştı ve zamanı geldiyse, o kendi ifadesini de buluyor
insanın içinde onu tanımlayan kelimeler de başlık olarak çıkıveriyor işte.
Yazılar? Yazı yazmak da duygularımı ifade
edişimin bir başka yolu. Blogdaki yazılar çoğunlukla ‘Hadi oturup şu konu
hakkında yazı yazayım.’ diye çıkmıyor. Bir konu hakkında çok yoğun düşündüğüm,
yaşadığım ya da okuduğum zaman, o konu, benim içimde şekil almaya başlıyor,
mayalanıyor, olgunlaşıyor ve kendine bir ifade buluyor. O zaman bilgisayarın
başına geçince kelimeler dökülmeye başlıyor.
İşte küçülmek de benim için bu demek. Beden,
zihin, ruh dengesi gibi bir şey. O yüzden bir şeyin ‘deadline’ı varsa ben o
işin içinde olamıyorum, çünkü o dengeyi tutturamıyorum ve hissetmediğim işleri yapamıyorum. Bu dünyanın
büyük çoğunluğu gibi yapabilirim elbette ama neden zorlayayım ki
kendimi inanmadığım işler uğruna? Öğrenciyken İstanbul’da trafikte çıldıracak
gibi olurdum ve ‘Ben bu şehirde, bu hayatı yaşayamam’ dediğim zaman, ablam, ‘Herkes
nasıl yaşıyorsa, sen de öyle yaşayacaksın, bu bir tek senin sorunun değil.’
derdi. Ama zorunda değildim!
Bu yüzden zaman zaman benim iyiliğimi düşünen
aile çevreleri tarafından, iş beğenmemek, tembel olmak, şımarık olmak,
kapasitesini kullanmamak gibi şeylerle itham edildim. Hayır, hiç birisi
değilim, benim üretim şeklim bu ve ben, bu şekilde çok üretken ve mutlu
hissediyorum. Biliyorum, tercihlerim bu dünyanın koşullarına uygun değil,
biliyorum bana ekonomik olarak bu rahatlığı verecek koşullarım da yok ama ben
bu küçük hayatta ve ilişkiler ağımda çok tatmin oluyorum.
Hadi düşünün, arabası olanlar, evi olanlar,
statüsü olanlar, cebinde her an parası olup her an istediği her şeyi yapabilir
olanlar ne kadar tatmin olabiliyor hayattan? En fazla benim kadar ve onların da her birinin tatmin olduğunu da göremiyorum doğrusu, oysa ki ben bu saydıklarımın hiç birine sahip değilim. Peki tatmin, mutluluk, üretkenlik, sevgi dolu ilişkiler ne zamandır bunlarla
ölçülüyor?
Yazı yazmaya başladığım zaman aslında yazmak
istediğim konu, son okuduğum kitap olan ‘yeşil ekonomi; küçülmek güzeldir’
üzerineydi. Gezegenimizi tehdit eden iklim değişikliği ve karbon salınımının
ekonomik ve politik yollarla nasıl azaltılabileceğine dair altı farklı makale okudum
kitapta. Kalkınma, büyüme, ekolojik ayak izi, GSYH, milli gelir, çevresel
sürdürülebilir milli gelir, istihdam, gönüllü sadelik, kirli tüketim, temiz
enerji, çalışma sürelerinin küçülmesi, eşitlik, dayanışma, yerellik, modern
psikoloji, davranışsal ekonomi gibi kavramlarla iktisat, çevre, teknoloji,
toplum bilim, felsefe gibi farklı çalışma alanlarından araştırmacıların sorunu
kavrayışı ve önermeleri üzerine keyifli bir okumaydı. Okudukça, benim perspektifimden
bile çok uzak bir gelecek gibi gözükse de politik olarak da aslında değişimin
mümkün olduğunu düşündüm.
Son makalede bir alıntı vardı.
‘Hareketlenmeler ilk önce az kişi arasında geçen “yeni bir kültürel hikaye”
olarak başlar, zaman içinde daha önce yerinden kıpırdatılamaz görünen yerleşik
bir dünya görüşüne meydan okur hale gelir.’ Korten, D. C.(2008)
Tam da inandığım gibi küçük hareketler ve
bireysel tercihler bu yüzden çok önemli. ‘Bir şey yapmayan insanın umudu
olmaz.’ Tercihlerimiz ve tercihlerimizin dünyayı, çevremizdeki insanları ve en
önemlisi bizi nasıl etkilediklerini yeniden gözden geçirmekle bir şeyler
yapmaya başlayabiliriz. Bir anda her şeyi değiştiremeyeceğiz elbette, ama ufak
değişimlerle büyük etkiler yarattığımızı deneyimler hale geleceğiz bir süre
sonra ve umutsuzca söylenmektense, bence denemeye değer!
Nurdan
-------------------------------------------------------------------------------------------------
Yazar'dan bir not:
Kendi deyimimle, ana yoldan hızlıca değil de
yan yoldan daha sakin ilerlemek olarak ifade ediyorum hayatımı. Benim gibi yan
yolları seçen dostlarım da var çok şükür, yalnız değilim. Bu yan yolda
masrafım, ana yola göre oldukça az olsa da yine de bu yol için de bazı girdilere
ihtiyacım oluyor, bir köy ziyareti ya da
bir eğitim için ya da çok basitçe yaşamak için.
Sevgili arkadaşım Emre de benzer bir yaşamı
sürdürmek için uzun zamandır armağan ekonomisini kullanıyor. Bana da ilham oldu
aslında. Eğer yazdığım yazılar ya da yaptığım eylemler içinizde bir değer
yaratıyorsa, benimle armağanlarınızı paylaşmanızı isterim. Bu bir cümle,
düşünce, bir armağan ya da para olabilir.
İşte istemenin de zamanı gelmiş J Öyle
güzel oturdu ki içimde yerli yerine, düşünün ki bu keyifle okuduğunuz bir gazetede
yayınlanan bir köşe yazısı hem de görmek istemediğiniz reklam sayfaları yok. Eğer
mutlu ettiyse bu yazı sizi, neden benimle armağanlarınızı paylaşmayasınız ki ;)
Lütfen bana yazın, nrdnkan@gmail.com
Dağlardaki karıncaların sayısı arttıkça artıyor:) Küçülmenin/sadeleşmenin huzuruyla Çandır'dan sevgiler.
YanıtlaSilNe güzel :) Çandır'dan haber almak her zaman iyi geliyor, sevgiler ;)
SilBahsettiğiniz dönüşümün düşünsel başlangıcını oluşturan şu sözdü benim için de: "Çoğu insan her gün daha çok şey elde etmeye çalışıyor, bense her gün hayatımı daha da basitleştirmeyi hedefliyorum."
YanıtlaSilAklımda gezinen bütün duygu ve düşünceleri almış, toparlamış ve özetlemişti sanki. İlerleme adı altında bize sunulanın bir yalan ve beyhude bir çaba olduğu açıktı. Tabii daha çok düşünmek ve okumak ve eylem planları geliştirmek lazım.
Ancak sizler gibi insanları görünce, tanımama rağmen, destek aldığımı belirtmem gerekir.
Sevgiler,
Ne mutlu :) Çok ihtiyacımız var birbirimize. Bize öğretilenin aksine küçük olmak, büyük olmaktan çok daha güçlü yapar toplulukları, arada güven vardır bir kere. Bizim çok daha özel, çok daha güzel bağlarımız var!
SilVakti gelince yollarımızın kesişmesi dileğiyle.
Sevgiler :)
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilYorumunuz e-posta adresime düştü ama buradan silinmiş bir şekilde, ben yine de size cevap vereyim. Siz nasıl düşünürseniz öyle :) Her şey mümkün, sevgiler :)
SilCevabınız geciktiği için silmiştim...Teşekkür ederim...emeğim, istendik armağanlardan değerlidir...böyle düşünüyorum...madem istadinşz bu şarkı benden size armağan olsun...sevgiyle...
YanıtlaSilhttps://m.youtube.com/watch?v=fwB_8kGGs04
Yeniden merhaba, teşekkür ederim armağanınız için, beni çok çok mutlu etti :) Tam da sözünü ettiğiniz gibi emek değerlidir ve bence değeri başkalarıyla paylaşıldıkça artar, ne mutlu ki benim de bu yazım size ulaşmış. Sevgiler :)
Sil:)
YanıtlaSil