1,5 sene önce Dalyan’dan ayrılırken niyetim
daha çok yolda olmak ve yeni insanlar tanımaktı. Her an verdiğim karara
şükrediyorum.
Yol, son olarak Güneybatı Toplaşmasına götürdü
beni. Fethiye’de Ak dağların eteğinde Tangala keçi çiftliğinde toplandı,
şehirde tüketmekten sıkılmış, yorulmuş (siz nasıl tanımlarsanız artık) ve
doğada üretmeye niyetlenmiş insanlar. Datça’dan Kaş’a kadar uzanan coğrafyadan
toplaşmaya gelen yeni köylülerdi onlar. Aslında toplaşmanın çok temel bir amacı vardı, tanışmak ve halleşmek. Peki bu ne demekti?
Birlik ve beraberlik için büyük bir adım demekti.
Akşam kocaman bir çember olduk, herkes nerede
yaşadığını ve neler yaptığını paylaştı. Topluluğa neler sunabileceğini anlattı,
üretimlerinden bahsetti. Neler neler çıktı inanamazsınız. Ekmekten peynirden
tutun da keçeden, danstan, su hasadına kadar. Hepsini burada sayamayacağım ama
bir insanın yaşamak için temel ihtiyaçlarından hemen hemen her şeye dokunan
canlar vardı. Peki bu ne demekti?
![]() |
foto: Işıl Kayagül |
Birlik olursak böyle bir ağın içinde birbirimize pek ala
yeteriz demekti.
Hele bir de bu üretimlerin doğanın döngülerine
saygılı bir şekilde yapıldığını biliyorsak, yerel kaynakları kullanıp, türetmek,
üreticimizi tanımak ve onlarla gönülden bağlar kurmak hayatımızın her alanını
kutsal kılmaz mı? Bu fikir beni çok heyecanlandırıyor, bu tek başına bir ürün
üretmekten çok daha keyifli. Çünkü bu haliyle bir ürünü/hizmeti kimin için
ortaya koyduğunuzu biliyorsunuz, arada inanılmaz bir bağ ve güven yaratıyor,
alışveriş gerçek anlamını buluyor. Bir değer alıp, bir değer veriyorsunuz. Aynı
zamanda bu pek çok yeni/eski yöntemi de beraberinde getiriyor, çiftlikten ayrılmadan
önce yapılan takaslar gibi.
Yurdun her yanında buna benzer toplaşmalarla
harekete geçme vakti geldi sanıyorum. Çünkü artık ben değil, biz demenin değerini
anlıyoruz. Hatta sadece insan değil, toprak, su diğer canlar ve döngü
diyebiliyoruz. Böyle bir niyet birliğinin ne kadar etkili olabileceğini
gösteren bir toplaşma oldu benim için Güneybatı Toplaşması.
Hatta biraz daha özele girersem ben de Hasat
Zamanı’nı paylaştım orada herkesle. Aklımın ucundan geçmeyen geri dönüşler
aldım ve yine gördüm, bu öyle bir döngü ki herkes bambaşka bir yerinden tutup
taşırsa bu sistemi o zaman hayalini kurduğumuz dünya, sistem (adına ne
derseniz) bir ve bütün olabilir ve biz de onun içinde yerimizi fark edip şükran
ve sevgiyle emeğimizi ortaya koyabiliriz.
Bu inanılmaz motivasyon ile geldiğim gibi
hasat zamanının toprak sahiplerine çağrısını yayınladım ve bir gün içinde
harika geri dönüşler almaya başladık bile. Bu da kesmedi Burcu’nun Bolobolo çağrısına kulak verdim, yine sanal dünyada da olsa ufak bir toplaşma yaptık ve
o da nefes gibi geldi. Yeniden üretmeye başlamak için. Hemen kolları sıvadım
eski işlerimi çıkardım, yeniden cam boncuk yapmaya ve bu kışı sıcak yuvamda
yaratıcı üretimlerle can bularak geçirmeye niyet ettim. Nerede mi?
Nurdan
Bu arada toplaşma üzerine Emre’nin içinden sohbetler de duygularıma tercüman oldu, okumadıysanız, buyrun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder