18 Eylül 2015 Cuma

Fındık Hasadı - Sazköy


Adapazarı’ndan Düzce yönüne giderken, mesafeler, coğrafi yapı ve iklim beni yine hayrete düşürüyor. 30-35 km doğuda Hendek ilçesinde Karadeniz iklimi kayını, gürgeni ile oldukça yoğun ormanlar yapmaya başlıyor. Daha önce de Adapazarı’ndan güneybatı yönüne Pamukova’ya (yaklaşık 40-45 km) giderken Akdeniz iklimi zeytin ağaçları ile selamlamıştı beni. “Peki biz, hangi iklimin insanıyız, ne kadar yağış istiyoruz, ne kadar güneş, hangi ağaçlarla komşu olmak istiyoruz, yeşilin hangi tonlarını seviyoruz, Karadeniz ormanlarının nemli kokusunu mu, Akdeniz çam ormanlarının kuru, gevrek havasını mı?” diye düşünürken, tatlı bir seyirle geçti yol.


Hasat zamanının ilk hasadı için Düzce'de Baran’la buluşup, tanıştık. Derken ev sahibimiz Çetin gelip bizi aldı ve Kaynaşlı pazarından bazı ufak tefek eksiklerimizi tamamlayarak bir hafta boyunca havasını soluyacağımız, Abhaz köyü Sazköy’e ulaştık. Köyün rakım 600, bizim kaldığımız ev, köyü yukarıdan görüyor. Evlerin dağılımı, hizalanışı öyle güzel ki yapılar varlıklarıyla doğanın bütünlüğünü bozmuyor. Burada başka bir kültür var, kapı önlerinden belli oluyor.

Sabah Cüneyt de bize katılınca ekip tamamlandı.

Fındıkla ilk buluşmamız

Kendisini daha önce bir videoda izlemiştik, fındık toplamak zordur diye duymuştuk. Şimdi canlı canlı önümüzde.



Bir ocaktan çıkmış kimi kalın kimi ince çokça dal (gövde) var. Meyvesini yaprağının altında saklıyor, bu nedenle fındık toplarken mevzu fındığı görebilmek. Tabii zamanla hangi yaprakların altında fındık olduğu da sezgisel olarak anlaşılıyor. Fındığın dalları çok esnek ve yüksek dalları toplarken dalı eğmek yeterli oluyor.



Fındık üretiminde verimi arttırmak için suni gübre ve fındık kurdu ile mücadelede ilaç kullanan üreticiler varmış. Neyse ki biz ilaçsız ve suni gübre olmayan bir bahçede keyifle topladık fındıklarımızı. Bir yandan terapi gibiydi, bir yandan da oldukça yorucuydu. İkinci gün öğleden sonra bastıran yağmurla mola zorunlu oldu, yağmuru dinlerken evin terasından köyü, karşı yamaçları ve değişen renkleri seyretmek doyumsuzdu.









İlerleyen günlerde yağmur yağma olasılığı hep aklımızdaydı. Çalışma saatlerimizi öne çekip, yağmursuz zamanları değerlendirmeye çalıştık. Neyse ki bir daha gün içinde şiddetli yağmur yağmadı, hatta yağmur havayı serinlettiği için de çalışmak sıcak havaya göre daha kolay bir hal aldı.


Böylece toplamda 5,5 gün çalıştık ve yaklaşık 300 kg fındık hasat ettik. Şimdi, dileyenler bu fındıklara, Yeryüzü Derneği’nin Topluluk Destekli Tarım Projesi kapsamında ulaşabilirler. Topluluk Destekli Tarım Projeleri, üreticisini tanımak ve sağlıklı gıdaya ulaşmak isteyen ve bu alışverişi ekolojik boyutlarıyla da değerlendiren tüketicilerin, üretici ile daha yakın ilişkiler kurabildiği projeler. Eğer siz de İstanbul'da yaşıyor ve bilinçli bir tüketici olma yolunda adımlar atmak istiyorsanız, Yeryüzü Derneği ile tanışmanızı öneririm. (tuketimbirligi@yeryuzudernegi.org)

Ayrıca bildiğim kadarıyla Ankara'da Doğal ve Bilinçli Beslenme grubu, İzmir'de Batı İzmir Topluluk Destekli Tarım grubu, Çanakkale'de Çanakkale Ekolojik Yaşam İnisiyatifi de topluluk destekli tarım projelerini oldukça başarılı olarak yürütüyorlar.



Fındık işi biraz yoğun ve koşturmacası bol geçti. Yemek hazırla, yemek ye, fındık topla, yağmur yağar mı yağmaz mı acele edelim derken, aklımız köyde görülecek diğer güzelliklerde kaldı. Çalışırken fırsat bulup yapamadığımız yürüyüşü son güne sıkıştırmak durumunda kaldık. Çalıştığımız iki bahçeyi birbirinden ayıran derenin kıyısından yaptığımız yürüyüşle iki eski değirmene ulaştık. Vaktinde bu değirmenlerde mısır unu öğütülürmüş. Çetin 20-25 sene önce değirmenlerin çalıştığı zamanı hatırlıyor. Sazköy'e daha uzun ve keyifli bir ziyaret yapmak için Ekim'de kestane hasadını bekliyoruz artık :)

Şöyle de bir Sazköy çekimi olmuş zamanında meraklısına ;)


https://www.facebook.com/murat.tsugba/videos/10152364919336708/?pnref=story

Sevgiyle,

Nurdan


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder