Biz insanlar
sınırlar koymayı çok severiz. Ülkelerin sınırları vardır, bir de sınır
kapıları, dünyamızı o sınır kapıları kadar küçültmeyi severiz. Sonra bir arsa
alırız mesela, hemen etrafını çitle çevirir, sahipliğimizi belli ederiz,
kendimize derme çatma da olsa bir kapıcık yaparız. Sonra o bahçeden dışarı
uzanan dallar, göz hakkı mıdır değil midir üstüne tartışırız. Evlerimiz dört
duvar, sınıflarımız dört duvar, sıralarımız dört köşe… Hep bir mülkiyet hep bir
aidiyet derdimiz var bizim.
9 Haziran 2015 Salı
3 Haziran 2015 Çarşamba
Mucizeler Yolu I / Anadolu'nun Sınırları
“Karadeniz’de dağlar kıyıya paralel, Ege’de dik uzanır. Bu yüzden Ege’de kıyılar girintili çıkıntılıdır.”
Bu cümleyi ne zaman öğrenmeye başladık hatırlamıyorum bile, hatırladığım daha çok bu cümle üzerine çok düşündüğüm ve bu cümleyi bir türlü kafamda oturtamadığım.
Sonra birgün, Gökova Körfezi’nde sürekli yaklaşan ama bir türlü bitmek bilmeyen burunları kürek çekerek aşmaya çalışırken bir aydınlanma yaşamıştım. Girintili çıkıntılı kıyılar ve denize dik uzanan dağlar! Evet, işte bunlardan bahsetmişti, bunca sene o dört duvar binalarda öğretmenler! Neyse ki şimdi bu dağları görüyor ve hissediyordum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)