29 Ocak 2016 Cuma

Küçülmek

Ben küçük yaşayan bir insanım, bunu farklı açılardan benden daha iyi yaptığını düşündüğüm, hareketlerini hayranlıkla izlediğim insanlar var. Bana umut ve cesaret veriyorlar. Küçülmenin bir çeşit aktivizm olduğu da söylenebilir. Ama ben, -izm’li kelimeleri pek bilmem, daha çok bana doğru geleni, hislerim ve düşüncelerimle paralel olanı yapmaya çalışırım.

Küçülmek, benim için insan hızında yaşamak -hatta bu ilk bloğumun ismiydi- yani çevremde ve doğada olan biteni algılayabilecek bir hızda yaşamak, algıladığım doğrultuda bağlantılar ve ilişkiler kurmak, bu ilişkiler üzerinden kendi içime bakmak, kendimi tanımak diye ilerleyen bir süreç.

Bazen insanlar bloğumun adının neden ‘dağlarda karınca’ ya da facebook’taki yaratım sayfamın isminin neden ‘filin kalbinde’ olduğunu soruyor. “Bu isimler nereden gelmiş, nasıl bulmuşum?” merak edenler var. Bu isimler içimden gelen duyguların ifadesi. Öyle ki oturup, acaba “şunu yapsam ve ismi ne olsa?” diye düşünmedim hiç. ‘Hasat zamanı’ bir diğer örneğim J Çünkü eğer bir şey, olgunlaştı ve zamanı geldiyse, o kendi ifadesini de buluyor insanın içinde onu tanımlayan kelimeler de başlık olarak çıkıveriyor işte. 

Yazılar? Yazı yazmak da duygularımı ifade edişimin bir başka yolu. Blogdaki yazılar çoğunlukla ‘Hadi oturup şu konu hakkında yazı yazayım.’ diye çıkmıyor. Bir konu hakkında çok yoğun düşündüğüm, yaşadığım ya da okuduğum zaman, o konu, benim içimde şekil almaya başlıyor, mayalanıyor, olgunlaşıyor ve kendine bir ifade buluyor. O zaman bilgisayarın başına geçince kelimeler dökülmeye başlıyor.

İşte küçülmek de benim için bu demek. Beden, zihin, ruh dengesi gibi bir şey. O yüzden bir şeyin ‘deadline’ı varsa ben o işin içinde olamıyorum, çünkü o dengeyi tutturamıyorum ve hissetmediğim işleri yapamıyorum. Bu dünyanın büyük çoğunluğu gibi yapabilirim elbette ama neden zorlayayım ki kendimi inanmadığım işler uğruna? Öğrenciyken İstanbul’da trafikte çıldıracak gibi olurdum ve ‘Ben bu şehirde, bu hayatı yaşayamam’ dediğim zaman, ablam, ‘Herkes nasıl yaşıyorsa, sen de öyle yaşayacaksın, bu bir tek senin sorunun değil.’ derdi. Ama zorunda değildim!

Bu yüzden zaman zaman benim iyiliğimi düşünen aile çevreleri tarafından, iş beğenmemek, tembel olmak, şımarık olmak, kapasitesini kullanmamak gibi şeylerle itham edildim. Hayır, hiç birisi değilim, benim üretim şeklim bu ve ben, bu şekilde çok üretken ve mutlu hissediyorum. Biliyorum, tercihlerim bu dünyanın koşullarına uygun değil, biliyorum bana ekonomik olarak bu rahatlığı verecek koşullarım da yok ama ben bu küçük hayatta ve ilişkiler ağımda çok tatmin oluyorum.

Hadi düşünün, arabası olanlar, evi olanlar, statüsü olanlar, cebinde her an parası olup her an istediği her şeyi yapabilir olanlar ne kadar tatmin olabiliyor hayattan? En fazla benim kadar ve onların da her birinin tatmin olduğunu da göremiyorum doğrusu, oysa ki ben bu saydıklarımın hiç birine sahip değilim. Peki tatmin, mutluluk, üretkenlik, sevgi dolu ilişkiler ne zamandır bunlarla ölçülüyor?

Yazı yazmaya başladığım zaman aslında yazmak istediğim konu, son okuduğum kitap olan ‘yeşil ekonomi; küçülmek güzeldir’ üzerineydi. Gezegenimizi tehdit eden iklim değişikliği ve karbon salınımının ekonomik ve politik yollarla nasıl azaltılabileceğine dair altı farklı makale okudum kitapta. Kalkınma, büyüme, ekolojik ayak izi, GSYH, milli gelir, çevresel sürdürülebilir milli gelir, istihdam, gönüllü sadelik, kirli tüketim, temiz enerji, çalışma sürelerinin küçülmesi, eşitlik, dayanışma, yerellik, modern psikoloji, davranışsal ekonomi gibi kavramlarla iktisat, çevre, teknoloji, toplum bilim, felsefe gibi farklı çalışma alanlarından araştırmacıların sorunu kavrayışı ve önermeleri üzerine keyifli bir okumaydı. Okudukça, benim perspektifimden bile çok uzak bir gelecek gibi gözükse de politik olarak da aslında değişimin mümkün olduğunu düşündüm.

Son makalede bir alıntı vardı. ‘Hareketlenmeler ilk önce az kişi arasında geçen “yeni bir kültürel hikaye” olarak başlar, zaman içinde daha önce yerinden kıpırdatılamaz görünen yerleşik bir dünya görüşüne meydan okur hale gelir.’ Korten, D. C.(2008)

Tam da inandığım gibi küçük hareketler ve bireysel tercihler bu yüzden çok önemli. ‘Bir şey yapmayan insanın umudu olmaz.’ Tercihlerimiz ve tercihlerimizin dünyayı, çevremizdeki insanları ve en önemlisi bizi nasıl etkilediklerini yeniden gözden geçirmekle bir şeyler yapmaya başlayabiliriz. Bir anda her şeyi değiştiremeyeceğiz elbette, ama ufak değişimlerle büyük etkiler yarattığımızı deneyimler hale geleceğiz bir süre sonra ve umutsuzca söylenmektense, bence denemeye değer!

Nurdan

-------------------------------------------------------------------------------------------------

Yazar'dan bir not:

Kendi deyimimle, ana yoldan hızlıca değil de yan yoldan daha sakin ilerlemek olarak ifade ediyorum hayatımı. Benim gibi yan yolları seçen dostlarım da var çok şükür, yalnız değilim. Bu yan yolda masrafım, ana yola göre oldukça az olsa da yine de bu yol için de bazı girdilere ihtiyacım oluyor,  bir köy ziyareti ya da bir eğitim için ya da çok basitçe yaşamak için.

Sevgili arkadaşım Emre de benzer bir yaşamı sürdürmek için uzun zamandır armağan ekonomisini kullanıyor. Bana da ilham oldu aslında. Eğer yazdığım yazılar ya da yaptığım eylemler içinizde bir değer yaratıyorsa, benimle armağanlarınızı paylaşmanızı isterim. Bu bir cümle, düşünce, bir armağan ya da para olabilir.

İşte istemenin de zamanı gelmiş J Öyle güzel oturdu ki içimde yerli yerine, düşünün ki bu keyifle okuduğunuz bir gazetede yayınlanan bir köşe yazısı hem de görmek istemediğiniz reklam sayfaları yok. Eğer mutlu ettiyse bu yazı sizi, neden benimle armağanlarınızı paylaşmayasınız ki ;)

Lütfen bana yazın, nrdnkan@gmail.com



9 yorum:

  1. Dağlardaki karıncaların sayısı arttıkça artıyor:) Küçülmenin/sadeleşmenin huzuruyla Çandır'dan sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel :) Çandır'dan haber almak her zaman iyi geliyor, sevgiler ;)

      Sil
  2. Bahsettiğiniz dönüşümün düşünsel başlangıcını oluşturan şu sözdü benim için de: "Çoğu insan her gün daha çok şey elde etmeye çalışıyor, bense her gün hayatımı daha da basitleştirmeyi hedefliyorum."

    Aklımda gezinen bütün duygu ve düşünceleri almış, toparlamış ve özetlemişti sanki. İlerleme adı altında bize sunulanın bir yalan ve beyhude bir çaba olduğu açıktı. Tabii daha çok düşünmek ve okumak ve eylem planları geliştirmek lazım.

    Ancak sizler gibi insanları görünce, tanımama rağmen, destek aldığımı belirtmem gerekir.

    Sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne mutlu :) Çok ihtiyacımız var birbirimize. Bize öğretilenin aksine küçük olmak, büyük olmaktan çok daha güçlü yapar toplulukları, arada güven vardır bir kere. Bizim çok daha özel, çok daha güzel bağlarımız var!
      Vakti gelince yollarımızın kesişmesi dileğiyle.
      Sevgiler :)

      Sil
  3. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz e-posta adresime düştü ama buradan silinmiş bir şekilde, ben yine de size cevap vereyim. Siz nasıl düşünürseniz öyle :) Her şey mümkün, sevgiler :)

      Sil
  4. Cevabınız geciktiği için silmiştim...Teşekkür ederim...emeğim, istendik armağanlardan değerlidir...böyle düşünüyorum...madem istadinşz bu şarkı benden size armağan olsun...sevgiyle...
    https://m.youtube.com/watch?v=fwB_8kGGs04

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeniden merhaba, teşekkür ederim armağanınız için, beni çok çok mutlu etti :) Tam da sözünü ettiğiniz gibi emek değerlidir ve bence değeri başkalarıyla paylaşıldıkça artar, ne mutlu ki benim de bu yazım size ulaşmış. Sevgiler :)

      Sil